2 Ağustos 2015 Pazar

Pi

Ne güzeldir ki
kelimeler bir araya gelip dünyalara kapı oluyor.
tek başına havada asılı gibi kalmışken bir sözcük
yanına aldıklarıyla nasıl da büyüyor
mesela;
"mesela gülüşü" desem,
aşk
"mesela gidişi" desem,
hüzün
kelimeler çoğaldıkça büyür o aşk, o sevgi,  o hüzün.
Ben o yüzden
zamanlı zamansız basıp kapıların zillerine
kelimelerden doğmuş, baştan ayağa kelime insanları bulup
kendi dünyama katarım
aşkı, yaşamı, sevgiyi ve bir sürü duyguyu öyle çoğaltırım.

sonra hatta hepsini merak ederim o insanların, varlarmış gibi
özlerim bile
gerçekten

Simdi gece. Kapıları çalma vakti. Kelimeler bir araya gelmiş, hepsi bir olmuş, insanlar doğurmuş. Bu insanlar gelip benim dünyama oturmuş. Sayfalar bitecek, #azrakohen belki başka kitaplar yazacak, başka hikayeler anlatacak ama artık #Canmanay , elbette Deniz, Ali, Bilge, Duru, Özge ve diğerleri benim aklımdan çıkmayacak.  Eski bir arkadaşı, taşınan komşuyu, senelerce görmediğim bir akrabayı anar gibi; onların hayatı kitabın son noktasından sonra da devam edecek gibi sanki. Benim onları anmam onlara nefes olacak gibi. "#fi bitti, #çi bitti
ne zamandır görüşemedik, herkes kim bilir ne çok değişti,
kaç zamandır merak ediyordum sizi, nasılsınız?" der gibi açtım sayfaların ilkini şimdi.. Kaldığım yerden devam edeyim hikayeye
Çünkü diyor ki zaten kapağında da
" bu hikaye burada bitecek
ve sen başlayacaksın." O zaman hadi bakalım..


30 Temmuz 2015 Perşembe

Gerçek Özgürlük / Doğan Cüceloğlu

Okuduklarım hakkında kalıcı düşünebilmek icin buraya yazmaya karar verdim.
Okuyor, düşünüyor, notlar alıyor fakat yazmak icin yeterli zamanı yaratamıyorum ne yazık ki.
"Beni bu telaş öldürecek" diyen şaire selam olsun;
İyi ki telaşlar var aslında..

Simdi baska bir telaş hep hayal ettigim bir konuya yol olsun istiyorum.
Kampüse oturup ağaçların altında kitabımı açtım.
Bir süredir elimde; telaslar yüzünden biraz uzun oldu bir süre.
Ama olsun. Yavaş yavaş, altını cize cize yol oluyor  benim farkındalıgıma.
Az önce görme engelli bireyler üzerine cümleler okudum.
Yan masama görme engelli bir genç kız oturdu.
Önce dönüp aynı cümleleri okudum.
Sonra kapattım kitabımı, biraz da gözlerimi;
Anlamaya çalıştım.
Sesleri dinledim; yan masadaki gülüşleri, telefon melodilerini, yaprakları, çalışanların telaşını, akan trafigi,
rüzgarın tenime dokunuşuyla olduğum yeri görmeden bileyim istedim.
Kendime baska bir dunyadan daha baktim.
Telefonumdan blogumu acip, kisacik not edeyim istedim.
Kalıcı düşüneyim istedim.

Bazı anlar sanki "an" olmaktan çıkıp,  başka bir zamana kapı oluyor.
Bazı kitaplar sanki kapıların anahtarı oluyor.
Bir kapının eşiğine geldim.
Daha sonra mutlaka okuyacagim bu notla, bir de o anki kendime selam olsun.
Engeller yok olsun.
Düşler gerçek olsun; sevdiklerim hep yanımda olsun.
Yaşamak hep böyle güzel olsun...


11 Şubat 2015 Çarşamba

Kürk Mantolu Madonna

Insan bazen bir seylere gec kalıyor.

Siz hic bir siire gec kaldınız mı?
Okuduğum her şiire geç kalmış hissediyorum ben. Tekrar tekrar okuyup, kızıyorum kendime "Neden daha önce okumadım ki ben bunu?" diye. Sonra alıp siiri, bildiğim en güzel mekanlara konduruyorum. Oralarda da okuyorum, en güzel anlarıma yazıyorum.

Sonra ben bazen bir şarkıya geç kalıyorum. Onlarca kez dinlemiş olsam da, bir gün bir yerde bir cümlesini yakalayıp,  tekrar tekrar yankılanmasını dinliyorum zihnimde.

Bir yandan gec kalışıma kızarken kendime, bir yandan da bazen bildiğim her şeyi unutup,  o bir şiiri, bir kitabı, bir şarkıyı keşfetme anını yeniden yeniden yaşamayı istiyorum.  Bir düşünsenize onlarca kez unutup,  sonra yeniden ILK kez okuyorsunuz mesela "Ben sana mecburum bilemezsin.."i. Kelimeleri kalbinizde atıyor sanki!

Ben bu kitaba da çok geç kaldım mesela. Her nedense sürekli erteledim. Sonunda başladığımda ve bitirdiğimde aynı ikilemi yaşadım; hem niye geç kaldım, hem de ne iyi ettim de geç kaldım;  şu yaşımda ne güzel bir kitap ile tanıştım!

Harika tespitleri, sade ve içten anlatımı ile "yeniden yeniden oku" listeme girdi benim.

Bazı kitaplar insana insanin kendisini anlatır. Zaten bildiği ama kelimeye çevirmeye gerek duymadığı hisleri sanki bir aynadan görüyormuş gibi duyar insan.

Bu kitap onlardan!

Geç oldu ama ne de iyi oldu; tanıştığımıza memnun oldum Kürk Mantolu Madonna!


2 Şubat 2015 Pazartesi

Kardeşimin Hikayesi

Uzun bir suredir ara verdiğim okuma yolculuguma yeniden basladim.
Okuma yolculugu, evet.
Çünkü bir duraktan bir bilet kesip kendine bir kitabın arka yüzünde, varacağın noktanın her sayfada bir netlesip bir belirsizlestigi koltukta oturuyorsun.
Sonra camdan bir kendini, bir geçmişini, bir düşlerini izliyorsun.
Sonra belki karakterlerden birisi oluyorsun. Sonra karakterlerden birine bildigin birinin yüzünü takıp, belki ona karşı duruyorsun.
Sonra yol uzuyor. Kelimelerden ağaçlara takılıyor gözlerin, kelimelerden oluşmuş kentlerden geçiyorsun gecenin kaçında. Cama yaslayıp başını, kelimelerden ışıklara dalıyorsun.
Sonra sabah oluyor. Gunesin ışıkları perdeden kaçıp gözlerini buluyor. Kitap bitiyor. Bir durakta iniyorsun. Kelimeler doldurmuş zihnini, şimdi artık daha çoksun. Şimdi bu durakta daha çokken dünyayı izliyorsun.
Sonra eline yeni bir kitap alıp, biniyorsun. "Hadi" diyorsun "yeni dünyalar bulmaya çıkalım!"

Kardeşimin Hikayesi bitti. Okuduğum diger Livaneli kitaplarını biraz ozletti. Ama tabii ki bütün  hikaye en az onlar kadar sürükleyiciydi. Bir son kestiriyor insan başladığında bile ama fazladan bir sonla daha karşılaşınca kitabı kapatırken içinden geçiriyor insan "işte şimdi okuduğuma değdi!"

Kitabın en keyifli yanı yazarın başka bir sürü güzel esere gönderdiği selamlar oldu. Eminim bilmeden kaçırdığım göndermeler olmuştur,  belki ilerde bir gün o selamları yakalamak için yeniden okumak keyifli olur.

Ve de elbette bundan sonra keyifli gelecek bir başka şey ise kitapta geçen şu güzel şarkı olur!


 http://youtu.be/2uj4pUD7YwI 


27 Ağustos 2012 Pazartesi

Merhaba!

Lise yıllarımda mor kaplı ince bir defterim vardı benim, okuduğum herşeyden izleri kaydettiğim. Altını çizdiğim cümleler, karakterlerin beğendiğim özellikleri, yerler, daha sonra araştırmak istediğim konular... Okuyacak birşeyim kalmadığında mor kaplı defterimi okurdum. Okuduğum hiçbir şeyi de unutmazdım böylece. Mor kaplı defterim şimdi nerede bilemiyorum. Halbuki anı saklamayı seven bir insanımdır, yani birkac yıl öncesine kadar oyleydim, diyelim. Birşeylere kolayca erişiyor olduğumuzdan beri eski şeyleri kolayca elden çıkarır olduk herhalde.

Geçen akşam bir takipçimin profiline bakarken fark ettim ki okuduğu kitaplardan alıntılar yazıyor. O anda mor kaplı defterimi özledim işte. Sonra dedim ki, herşeyi teknolojik olarak üretiyor, yedekliyoruz da, mor kaplı defterimi neden teknolojik bir şekilde üretmiyorum?

Ne yazık ki eskisi kadar iyi bir okuyucu değilim. Çoğu zaman vaktim olmuyor, vakit buldugumda da öncelik listem öyle kabarık oluyor ki, kitaplarıma sadece hasretle bakıyor oluyorum. Ya da mutlaka kitap/ipad elimde uyuya kalıyorum.

Hal böyle olunca da burayı haliyle mor kaplı defterim kadar güncel tutamayacağım ya da içeriğini dolduramayacağım onun kadar ama olsun!
Olduğu kadar.

Yani,

Ege'nin annesi okumaya fırsat buldukça buraya da yazacak artık.

Öyleyse,
Haydi bakalım; başlayalım;

MERHABA!